Abdülkadir Budak
Aşkım ve Ülke
Ülkem kötüye gidiyor bendeki aşk iyiye
Bir yanda aymazlığım çılgınlığım bir yanda
Çölde çiçek açıyorken kopuyor dalından yaprak
Aynı anda yaşıyorum iki değişik duyguyu
Aşk bahsinde cesurum
Ülke bahsinde korkak
Ülke diyorum uçurum, aşk deyince köprüler
Birine düşüyorken tutuyor beni öteki
Dengelemek konusunda yetersiz kalıyorum
Aşkımı ve ülkemi
Kolay mıdır suları ateşlerle söndürmek
Elinde harita yoksa yol gostermek kolay mı
Dağların arasında rastladığın bir nehre
Ülkeysen yavaş yavaş
Aşıksan birdenbire
Ülkem de aşkım kadar iyi olsun isterdim
Kuğuyu özlemiyor havuzu çekilmiş de
Üstesinden gelirdi yangınların, depremin
Aşkım kadar güçlü olabilseydi ülke
Babam ve Mehtap
Şimdilerde yitirilmiş esin yeriydi mehtap
Günümüzün şairlerinin küçümsediği
Hiç unutmam ben bir kadın görmüştüm
Saçların, bacakların mehtaba değdiğini
Olsun varsın, gecikmiş bir oğulu
Azarlasın babası, dövsün belki de
Mehtap dördü katlanmış kağıt olarak
Şiir biçiminde dönerdi eve
Günümüzün şairlerine benzemiyorum
Bu yüzden uzun sürüyor bendeki akşam
Mayınlı babadan geçerek kağıtlara
Yine o kadını, mehtabı yazsam.
Çağ
Geçen bayramlardan kalma
Boydan çekmiş giysileri
Giyiyordu iyi kötü
Kim yırtıp atmış kenara
Kim ve neden
Taş mı kesildin ey yürek
Neyden çok inliyor neyzen
Gizli Cam Parçaları
Şehrin ortasındaki kır çiçekleri
Usulca çekildiler geldikleri yerlere
Kapatsak da olur artık camlarımızı
Balkonumuza serçeler beklemesek de
Şehrin ortasındaki kır çiçekleri
Çekildiler diyorum Metin Abi örneği
Ah hepimiz oluyoruz giderek
İntiharların çünkü biçimleri değişti
Büyük kalabalıklardaki yalnızlık intihardır
Görkemli caddelerin açılması uçuruma
Yapma çiçekler götürmek sevdiğimize
Yazmamak intihardır duyumsayıp da
Kesen bıçak değildir insanın bileğini
Yüreğimin kıyısındaki "gizli cam parçaları"
İntihardır bu çağda ağlamayı bilmemek (*)
Nilgün Marmara'yı sevmek, Beşir Fuat'ı
Ecza dükkanının önünde Metin Abi olsaydı!
(*) İntihar eden Şair Metin Akbaş’ın bir dizesi
Hayatta Ben En Çok Annemi Sevdim
Can Yücel'e nazire
Ona göre baştan beri iflah olmaz biriydim
Babam korkuydu bana, annem yürek serinliği
En sevdiği oğluydum-bana hep öyle gelirdi-
Uzun avcı öykülerini ilk ondan dinlemiştim
Hayatta ben en çok annemi sevdim
Sözümona büyümüştüm, ekmek getirirdim eve
Annem öldü, düşüyorum, koptu salıncağın ipi
Anahtarsız bir kilide benzediğim doğru şimdi
Saçlarına tırmanırdım tutunup yıldızlara
Kokusu kalmıştır diye kapandım odalara
Kıyamazdı bilirdim şiirler yazan oğluna
Sevgilim terkedince benden fazla ağlardı
İstiridyeydi annem, içinden inci çıkardı
Hergün daha da büyüyor yüreğimdeki yırtık
Annemi anılarda bile bulamıyorum artık
Babamın hemen ardından gitmesi gerekmezdi
Evinin badanasını yarım bırakıp erkenden
O gün bugündür bana gülden önce gelir diken
Dedim ya anahtarını yitirmiş bir kilidim
Hayatta ben en çok annemi sevdim
Kazı
Koklanmayan gül üşür
Ayak sesi duyulmayan oda dar
sevgisizliği dene
Kar kar
İn derinlere korkma
Sürsün kazı
Bir zaman sonra göreceksin
Acının köklerinde sevincin ağzı
Sevdanın Son Kerem'i
Yanlış düşler içinde dalgın dalgın yürüyen
Başını çarpıp kanatan arasıra gerceğe
İki de bir karıştıran ağaçta
Bir dal mı olduğunu yoksa yaprak mı
Yoksamaya çalışan alaycı bir ormanı
Sensin toz kumaşlı giysiyi seven
İnce bir uğultunun küçük kardeşi
Sevdanın son Kerem'ine benzeyen
Seni bir yerlerden ısırıyor gözleri
Antika eşya gibisin aşkın seri salonunda
Görkemli gösterilerin yapay oyuncuları
Tükrük üretmeye alışkın ağızlarca
Bilgiç laflar ediyorlar karşında
Konuşsun susmayı beceremeyen
Sen dinle üstünü kül örtmüş ateş
Sevdanın son Kerem'ine benzeyen
Eskimiş öykülerde kimlik arıyor değilim
Yazıyorum acıyla, yanlış yorumluyorlar
Yaralı hayvan gibi soluyup iç çekerek
Pazarlığa giriştiğini söylüyorum aşkların
Geçmişi özlediğimi sanıp aldanıyorlar
Anımsat onlara n'olur gömleğinin deseni
Yazdığımın aynası, ikiz kardeşim benim
Göster yaz sıcağında üşüyen yüreğimi
Üstüme yorgan getir, koklamaya bir çiçek
Otur şöyle yanıma duygularıma benzeyen
Yenik düşmüş gibiyim aşkın tartışmasında
Yeniden onar beni ve beni haklı çıkar
Taşlanmayı göze alan antika
Süte su katanları kargışlama işini
Unutursam anımsat, dalgın bir adamım ben
Ey yüksek yapıların alçakgönüllü temeli
Sevdanın son Kerem'ine benzeyen
Yanlış Anka Destanı
XVII.
Bayram yeri olan ince yüreğin
acıyı ziyarete gittiği olur
Oraya alışıp kaldığı olur
Bahçeyi anımsar gül sıcağında
Araya bir ozan girer, söz alır
"Bir kere asılmıştım çocukluğumda" *
(Unutulmaz babaların öldüğü
Annelerin ise onlarla gömüldüğü)
*Cemal Süreya'nın bir dizesi
XL.
Bütün kırık dalları bilen bir Anka kuşu
Hangi uçurumlardan hangi dallara vardı
Ey örtüyü kaldırıp okumayı bilen okur
Anka mı yanlıştı yoksa masal mı?
Hayatta Ben En Çok Annemi Sevdim